Bu kez Van’ı vurdu deprem: 7.2
Çoğumuz gitmemişizdir, görmemişizdir. İlkokul yıllarımızdan beri hepimiz gölüyle biliriz en azından. En son Van'da çekilmiş bir belgesel için müzik vermiştim genç bir yönetmene. Bir Italyan'la evlenen Vanlı bir genç kadının öyküsüyle ilgiliydi. Filmle biraz girmiştim şehrin içine.
Biliyorum ki, pek çok medeniyeti koynunda saklamış bir koca kervansaray olmuş adeta Van.
7.2 büyüklüğünde bir deprem bizimkisi gibi bir ülke ve bu ülkenin Anadolu’daki bir şehri için çok büyük bir deprem. Şu hiç sevmediğim betonarme yapılar söz konusu olduğunda zaten yeterince sıkı olmayan kontrol mekanizmalarının Anadolu şehirlerinde daha da serbest olduğu bilinen bir şey. Her depremin ardından pek çok şey söylenir. Facianın ardından gelen ilk günlerde pek çok şey tartışılır, bağırılır, çağırılır ve sonra hayat normale döner. Yaşamaya devam etmek için insan beyni unutmak zorundadır ve unutulur. Bu deprem de unutulur. Eski tas eski hamam, her şey devam eder. Müteahhitler yine nereden nasıl tasarruf edeceklerinin hesabını yaparlar. Demir daha az olsun, beton kalitesi bu kadar yüksek olmasın, temeller yeterince derin olmasın, gerektiği zamen radye veya kazıklı olmasın diye çabalarlar. Hele hele daha ileri teknolojiler! “Aman aman...... yapmayın Mircan Hanım, siz bizi iflas mı ettireceksiniz!” Yeter ki daha çok para kazansınlar. İnsanlar, evlerini alırlarken, projelerini incelemeyip, yapı güvenliğine dair sorular sormayıp, mutfak tezgahının, parkelerinin, doğramalarının kaliteleri, markaları nedir diye bakmaya devam ederler. İnsanlar çok katlı betonarme binalar içinde istifleme usulü yaşamaya devam ederler. Yeter ki başlarını sokacak bir yerleri olsun.
7.2 büyüklüğünde bir deprem bizimkisi gibi bir ülke ve bu ülkenin Anadolu’daki bir şehri için çok büyük bir deprem. Şu hiç sevmediğim betonarme yapılar söz konusu olduğunda zaten yeterince sıkı olmayan kontrol mekanizmalarının Anadolu şehirlerinde daha da serbest olduğu bilinen bir şey. Her depremin ardından pek çok şey söylenir. Facianın ardından gelen ilk günlerde pek çok şey tartışılır, bağırılır, çağırılır ve sonra hayat normale döner. Yaşamaya devam etmek için insan beyni unutmak zorundadır ve unutulur. Bu deprem de unutulur. Eski tas eski hamam, her şey devam eder. Müteahhitler yine nereden nasıl tasarruf edeceklerinin hesabını yaparlar. Demir daha az olsun, beton kalitesi bu kadar yüksek olmasın, temeller yeterince derin olmasın, gerektiği zamen radye veya kazıklı olmasın diye çabalarlar. Hele hele daha ileri teknolojiler! “Aman aman...... yapmayın Mircan Hanım, siz bizi iflas mı ettireceksiniz!” Yeter ki daha çok para kazansınlar. İnsanlar, evlerini alırlarken, projelerini incelemeyip, yapı güvenliğine dair sorular sormayıp, mutfak tezgahının, parkelerinin, doğramalarının kaliteleri, markaları nedir diye bakmaya devam ederler. İnsanlar çok katlı betonarme binalar içinde istifleme usulü yaşamaya devam ederler. Yeter ki başlarını sokacak bir yerleri olsun.
Bu işleri bilen biz mühendisler her daim müteahhitlerle mücadele ederiz. Bu durum, basit bir yapı için de böyledir, büyük bir yapı, köprü, viyadük, ülke ekonomisi için hayati önem taşıyan yapılar için de. En iyi çözümler her zaman biraz daha pahalıdır ancak kimse o biraz daha parayı vermek istemez. Hep bunları tartışır dururuz. Hiçbir şey değişmez.
Ünlü Van Kedisi |
Van'da bir Pazar'dan |
Sonra büyük bir deprem olur. Başka bir şehirde. Başkalarının acılarını ahlar vahlar ederek izler, türlü türlü yorumlar yapar onu bunu suçlarız. Fay nereden kırılmış? Peki ya Istanbul? Deprem olursa nereden ve nasıl olur? Denizden mi vurur yoksa karadan mı? Meşhur profesörlerimiz olur. Televizyonlarda açık oturumlar yapılır. Herkesin , özellikle de TV kanallarının derdi felaket üzerinden rating sağlamaktır. Bu arada, aralara hangi reklamları alsınlar acaba? Balık nereden kokmuştur? Bence balık başından değil hücrelerinden kanser olmuştur.
Yıllardır mühendisliğin her alanında çalışmış bir insan olarak ben bugün yalnızca sinirliyim. Yaşanan bu acılar karşısında acı veya hüzün değil öfke doluyum.Büyük büyük şaşalı projelere yatırım yapacaklarına üç beş aklı başında adam toplayıp halkın asgari düzeyde konut ihtiyacını güvenli bir şekilde nasıl karşılayacaklarını düşünsünler. O kadar da zor değil pratik çözümler üretmek.
Şimdi Van bu halde |
Bizden cacık olmaz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder