Sayfama hoşgeldiniz / Welcome to my blog

Her şey müzikle başladı / All started with music

www.mircan.net


23 Eylül 2011 Cuma

DIVERTIMENTO : Ateşli mi, acıklı mı?

Amore Bolognese / Bolonya Usulü Aşk

İlk kavgalarının neyle ilgili olduğunu anlayamadık. Kızım için bu minik daireyi kiralayalı henüz bir ay bile olmadı. Bir akşam dışardan dönüşümüzde dairelerinin açık kapısından içeriyi gördüm istemeden. Yarı çıplak oturuyorlardı küçük bir masada karşılıklı. Hava çok sıcaktı ve biraz essin diye kapıyı açık bırakmış olmalıydılar. Mutfakta duran ütü masası dikkatimi seçti. Daire o kadar küçük ki dış kapıdan şöyle bir bakış attığınızda evin tamamı görülebiliyor. Kırklı yaşlarında bir çift. Adamın yüzünü hiç görmedim ya kadınla aynı yaşlarda olduğunu varsayıyorum. Aynı gün, aynı zaman dilimi içinde ikinci karşılaşmamızda ise kadın özür dieyerek kapıyı kapattı. Saçları omuzlarında kızıl kumral bir kadın. Aynı günün gece yarısı, yan taraftan kadının giderek yükselen sesini duyduk. Kızgındı. Bir şeye kızgındı. Çok kızgındı. Bağırıp çağırıyordu. Hiç susmadan ve giderek daha çok sesini yükselterek bağırıyordu. Adamın sesi hiç çıkmıyordu ve onun sessizliği sanki kadının daha çok sinirlerini bozuyordu veya kendini daha da haklı görüp daha beter bağırıyordu. Saatlerce böyle bağırdı. Bir ara kapı açılma sesi duyduk. Dış kapı sesi. Adamın çıkıp gitmiş olabileceğini düşündük. Kadınının sesi apartman boşluğunda yankılanıyordu. “Dove vai! Dove vai! (Nereye gidiyorsun’ Nereye gidiyorsun!” haykırışları “Vai! Vai! (Git ! Git!) “ lere dönüştü. Bir ara adamın cılız sesini duyar gibi olduk. Birkaç saat sonra adam geri geldi. Bu aradaki sessizliği uyuyabilmek için kullandık.  Adamı içeri aldı. Daha sessiz konuşmalar duyduk. Bağırmaları kesilmişti. Sabah ise, hiçbir şey olmamış gibi normal perdeden konuşmalar duyduk.
Setenay’la konuşmak, analiz etmek için malzeme bulmuştuk. Diyordu ki: “Insan o kadar bağırıp çağırdığı insanın yüzüne sonra nasıl bakabilir?” Biz bu kavgaya şöyle anlamlar, ihtimaller yükledik:

- Büyük olasılıkla, bu tür hareretli tartışmaların ardından sevişiyorlardı. 
-Adamın hiç sesi çıkmadığına göre kadının nevrotik tavırlarından ya hoşlanıyordu ya da   kadını seviyordu ve deliliğine tahammül ediyordu
-Kadını aldatıyordu ve suçluydu ve söyleyecek bir şeyi yoktu ve sessiz kalıyordu.
-Kadın isterikti ve adam bunu biliyordu ve bu krizin geçmesini bekliyordu sonunu bildiği için.
-Kadın belki de telefonda başka birine bağırıyordu (zayıf ihtimal)
-Kadının beyninde tümör filan vardı ve ağzından çıkanları kontrol edemiyordu.

Dün gece komşularımızdan gelen bağırışmalar, inlemeler, ulumalar bu kadar pervasızca, apartmanı ayağa kaldıracak kadar yüksek perdeden kavga eden bu çiftin sevişmelerinin de kavgalarından bir farkı olmadığını ortaya çıkardı. Önce kadının onulmaz bir hastalık nedeniyle çektiği acıdan bağırdığını sandım.  Acıdan insanı kıvrandıran inleten son kertelerine ulaşmış, onulmaz bir hastalık. Bir süre sonra bu inlemelere adamın sesi de karışmaya başladı. İkisi birlikte uluyup inliyorlardı. Ve....... Crescendo!

Böylece ilk kavganın yapısı hakkında biraz fikir edinmiş oldum.

Sabah kahvaltı sırasında kızıma sordum: “ Dün gece yan taraftan gelen sesleri duydun mu?” Yüzümdeki muzır gülümsemeye bakıp duymadığını söyleyince sevindim. İlk kavganın yapısına ışık tutacak kadar bilgi verdim. 

Kişisel olarak yorumum şudur:  Ne önceki ne sonraki bağırış çağırışlarda bir müzikalite vardı. Kadının ses tonu her iki seansta da berbattı. Adamın sesini zaten pek duyamamıştık ancak ikinci seferde çıkardığı ses tonu berbattı.  

Takip eden gecelerden birinde kadın yalvarırcasına konuşuyordu. Kızım kulak kabartmış bu kez : "beni yalnız bırakma" diyerek yalvarıyormuş. 

Bir kaç gün sonra kira kontratımızın kopyasını almak için emlakçıya gittiğimizde evle ilgili her şeyin yolunda olup olmadığını sordu. Tutto bene? Biz de komşularımızı biraz anlatmaya çalıştık. Bu tür öyküler insanlarda bir heyecan yaratır ya, gözleri faltaşı gibi açıldı. En sonunda da "divertimento ha?" diyerek güldü. Evet, DIVERTIMENTO. En azından bu sözcük müzikal bir terim. Divertimento, vivace, vs.vs. Italyanlara ve onların yaşam biçimine en çok uyan sözcükler sanki.  Ama en ateşlisi    bile acıklı değil mi? Bir kadın neden sabaha karşı, gün ağarmadan "gitme, beni yalnız bırakma" diye sevgilisine yalvarır?
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder