Sayfama hoşgeldiniz / Welcome to my blog

Her şey müzikle başladı / All started with music

www.mircan.net


13 Nisan 2013 Cumartesi

Amaçsız Yolcu



En zevk aldığım ve bana en çok heyecan veren yolculuklar fazla plan yapmadan öylesine kendimi yollara bıraktığım yolculuklardır. Rastgele girdiğim sokaklarda keşfettiklerim, nereye çıkacağını bilmediğim yep yeni bir sokakta yaşadığım kaybolmuşluk ve yabancılık duygusu, sonra o sokağın çıktığı yep yeni bir alan. Belki başka bir sokak, belki bir meydan, belki, çıkmaz sokak, geri dönüp başka bir yere sapmak.

Bu dünyada güzel haberler, yalnızca güzel haberler veren siteler, yayın kanalları var mı diye internette araştırma yaparken yine bir sayfa beni başka bir sayfaya, bir yazı başka bir yazıya taşıdı ve ben sonunda kendimi zen ile ilgili şeyler okurken buldum. Amaçsızlık ta bunlardan biri. Yaşam biçimim, hayat, çalışmaya ve yolculuklara bakışımla çok örtüştüğü için de kendimi iyi hissettim. Baharla, ışıldayan gök yüzü ve uyanan tabiatla, geçtiğimiz aylardaki yoğun çalışma tempomun da bir hedefe ulaştığını bilmenin rahatlığıyla, sakin sakin, derin derin nefes alarak aheste ve amaçsız yürüyüşlere çıktığım, güzel müzik, iyi ve güzel olan ne varsa ruhumu onlarla beslemeye ve dinlendirmeye çalıştığım şu günlerde ben de yalnızca şu güzel haberler hakkında yayın yapan siteler gibi olmak istiyorum . Çünkü dünya üzerinde her gün milyonlarca güzel şeyler de oluyor. Kötü üzerinden ilgi çeken tüm yayın kuruluşlarına karşı böyle güzel şeylerin de var oludğuna dikkat çekmek istiyorum. Çünkü insan unutuyor. Çünkü insan genel olarak iyi şeylerin kadrini bilmemeye meyilli. Ve medya kanalları insanın bu zaafiyetini çok güzel kullanıyor.

Sık sık soruyorlar bana: Planların neler? Bundan sonraki projen ne? Veya kızının geleceğe dönük planları ne? Oğlun ne yapmayı düşünüyor? Bu tür sorular sorulduğunda apışıp kalıyorum çünkü her defasında verecek bir cevap bulamıyorum. Bir şeyler geveleyip, “ben pek uzun vadeli planlar yapmıyorum” diyorum. Pek inandırıcı bir cevap olmuyor belki. Ama sonsuz sayıda olasılığın bulunduğu bu evrende insan nasıl oluyor da bazı planlar yapıp bu planların planladığı şekilde gerçekleşeceğini düşünecek kadar iddialı olabiliyor? İşte ben bunu anlayamıyorum. Bu bana imkansız gibi geliyor. Ben o sonsuz olasıktan bir tanesiyim yalnızca ve yapacağım bir planın planladığım şekilde gerçekleşmesi olasılığı da sonsuzda bir sanki.
Tek yaptığım şey çalışmak. Her daim üzerinde çalıştığım bir şey oluyor. Her zaman çalışırım. Hatta bugün ekmek almak için çıktığım yarı amaçlı (çünkü amacım başka bir semtte ev usulü mayalı ekmek yapan bir dükkandan ekmek almak idiyse de ben farklı yollara saptım ve o dükkana varana kadar hiç planlamamış olduğum şeyler yaptım.) yürüyüşüm sırasında düşündüm ki benim işle tatil arasında bir ayrım yapmam da mümkün değil. Çünkü işimi çok severek yapıyorum ve tatile ihtiyaç duymuyorum. Sanki her daim tatildeyim. Yorulsam da, zaman zaman çok yorgun düşsem de gerçek bu. Çalışırken de tek amacım becerebileceğimin en iyisini yapmak için çalışmak oluyor. Hedefe değil de işin kendisine kilitleniyorum. O çalışma kendiliğinden bir sonuca gidiyor. Bazan da gitmiyor. Ama öyle zamanlarda da hayatın ne kadar sonsuz büyük olduğunu, gerçekleşmediği için üzüldüğüm  şeyin kimbilir o sonsuz olasılıklardan hangisini karşıma çıkaracağını düşünüp teselli buluyorum.

Bu akşam bu yazıyı da öylesine içimden geldiği için yazdım. Böyle bir planım yoktu.
Amaçsızlık gerginliği azaltır. Fazla planlı olmak rijitlik getirir. Rijitlik ise kırılganlık. Çok rijit olan hiçbir şey sarsıntılara ve zorlanmalara gelemez. Elastikiyet sağlamlık, dayanıklılık demektir. Amaçsızlık sınırları genişletir. Sonsuz olasılıklara yelken açar. Ancak şu elastikiyet meselesini de abartmamak lazım. O zaman sistem dengesini kaybeder, labilleşir. Biraz mühendisçe bir açıklama oldu ama demem şu ki amaçsızlık yan gelip yatmak, zaman öldürmek gibi anlaşılmamalıdır.

Belki yarın amaçsız bir Pazar yolculuğuna çıkarsınız.
Size iyi yolculuklar.....